Thursday, May 21, 2009

Ortadoğu’da Bir Şeyler Oluyor - II

Pazartesi yazımı, “yeni bir dönemin” başlamakta olduğunu düşündüren gelişmelere karşın kötümser bir notla bitirmiştim. Başkan Obama’nın ve Başbakan Natenyahu’nun Pazartesi günü gerçekleştirdikleri görüşme kötümserliğimi azaltmadı.

İlişki hala çok özel, ama artık yaklaşımlar farklı

Şimdi, ABD ve İsrail arasındaki özel ilişki varlığını koruyor, ama artık ABD tarafsız aracı rolüne daha yakın. Her iki ülke de Filistinlilerin kendi kendilerini yönetmesini istiyorlar, İran’ın nükleer silahlar edinme olasılığını büyük bir tehlike olarak görüyorlar; Filistin sorununu bölgeselleştirerek, daha büyük bir çerçeve içinde çözmeyi planlıyorlar. Ama iki liderin Basın toplantısındaki ifadeleri, ABD ve İsrail’in artık iki farklı, , yaklaşımı temsil ettiklerini gösteriyor. Üstelik, bunlar (iki devlet, İran sorunu ve ikisi arasındaki ilişki) Jerusalem Post’un editörüne göre uzlaştırması olanaksız farklar.

Toplantı öncesinde ABD kamu diplomasisi tarafından, basına sızdırılan haberlerle “yumuşatma” çabalarına karşın, Natenyahu, “iki devlet” ifadesini kullanmadı; barış sürecinde “kendilerin düşeni yapacaklarını”, Filistin’in İsrail ile yan yana, bir tehdit oluşturmadan var olmasından yana olduğunu vurgulamakla yetindi. Buna karşılık Obama “iki devletli çözümün, İsrail’in yerleşimleri durdurmasının, Gazze halkının yaşamını kolaylaştıracak adımlar atmasının önemini vurguladı.

İran sorununa gelince, Natenyahu, önce İran sonra Filistin sorunu derken, Obama’nın “ben bu bağlantının ters yönde olduğuna inanıyorum” ifadeleri dikkat çekiyordu. Obama diplomasiye, doğrudan görüşmelere önem veriyor bu yolla bir çözüm bulunacağına inanıyordu. Natenyahu ise, tüm seçeneklerin (askeri müdahalenin) masada olduğunu vurguladı, hatta Obama’nın, diplomatik açılımlar sonuç almazsa, daha kapsamlı, uluslararası yaptırımların devreye girebileceğine ilişkin ifadelerini, “tüm seçenekler masada” yönünde yorumlamaya çalıştı.

Obama, Ürdün Kralı’nın önerisi bağlamında, barışa karşılık, tüm Arap ülkelerinin İsrail’i tanımasını, böylece İran’ı da kapsayacak bölgesel bir barış “dinamiği” oluşturmayı amaçlarken, Natenyahu’nun, Filistin sorununu, İran’a karşı, Arap ülkeleriyle oluşacak bir ittifakın dinamikleri içinde eritmeyi düşündüğü görülüyordu. Natenyahu’nun “yerleşimlerin durdurulması”, Gazze’nin açılması üzerine bir şey söylememesi de dikkat çekiciydi.

Yapısal sorunlar ağır

Natenyahu’nun, aşırı sağcı koalisyon ortaklarından dolayı çok fazla manevra alanı olmadığına değinmiştim. Ama iki devletli çözüme direnmesinin arkasından, ağır yapısal sorunlara ilişkin kaygılar da var.

Birincisi, bu iki devletli çözümün Filistinliler, hatta Arap devletleri tarafından, nihai çözüm olarak benimsendiğini söylemek zor. Hamas İsrail’i tanımamaya devam, ediyor. Arap devletleri, iki devlet çözümünü dile getirirken İsrail’i bir “Yahudi devleti” olarak tanımlamaya yanaşmıyorlar. İkincisi, Filistin tarafında, El Fetih ile Hamas arasında adeta bir iç savaş yaşanıyor. Dahası, kimi analistler, Gazze söz konusu olduğunda Hamas ile, Müslüman Kardeşler arasındaki ilişkiden rahatsız olan Mısır yönetiminin, “iç savaştan” Hamas’ın galip çıkmasını istemediğini; Batı Yakası’nda da Ürdün Haşimi krallığının ülkesindeki Filistin nüfusunu düşünerek, El Fetih’in liderliğinin gelecekte başına bela olmasından korktuğunu düşünüyorlar.

Diğer taraftan, yerleşimciler, Kudüs’ün statüsü ve sürgündekilerin geri dönüşü gibi devasa sorunlarının ötesinde, demografik ve ekonomik koşullar da olası bir Filistin devletinin geleceğine ilişkin iyimser olmayı zorlaştırıyor. “Batı Yakası”nda, yaklaşık 2.5 milyon Filistinli üçte biri çöl, 2270 mil karelik bir alanda yaşamaya çalışıyor. Gazze’de durum daha vahim: 141 mil karelik bir alanda yaklaşık 1.5 milyon Filistinli yaşamaya çalışıyor. Kimi hesaplamalara göre geri dönüş olasılığı, 200,000, kimilerine göre de 2-4 milyon göçmen anlamına geliyor. Bunlara mali destek verilmiş, İsrail tüm yasa dışı yerleşimleri sökmüş bile olsa,  kurulacak, Filistin devletinin İsrail’e güven vermesi uzak bir olasılık. Bu devlet, yoksul, çok büyük bir kısmı genç, hemen sınırın ötesinde güçlü, zengin, tüketim toplumu özellikleri sergilemeye devam eden İsrail’e bakarak, topraklarında başkalarının yaşamaya devam ettiğini düşünmeye devam eden, bir ordu sahibi bile olmasına izin verilmediğinden onuru kırılmış, büyük olasılıkla da Hamas tarafından yönetilen bir halkın devleti olacak…

No comments: